Hasan Bilecen

Muvazaalı Boşanma Nedeniyle Gelir/Aylık İptalinde Belirleyici Unsur : Eylemli Birliktelik

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ölüm sonrası dul kalan eşe ve bekar kız çocuklarına ölüm aylığı/geliri alma hakkı tanımıştır. Sigortalının ölümü ardından diğer hak sahiplerinden sayılan anne ve baba için öngörülmeyen “evli olmama” şartı eş ve çocuklar için istenmekte olduğu için aylık/gelir almak isteyen kişiler bu amaçla boşanma yoluna giderek kazanç elde etmek istemektedir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinde; “Ölen sigortalının hak sahiplerinden; … Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” denmektedir. Öncelikle burada kastedilen kişilerin kimler olduğunu belirlemek gerekmektedir. Aynı kanunun Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması başlıklı 34. maddesinin hükümlerine göre şartları sağlamaları halinde 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayan erkek çocuklar ile malûl çocuklara evli olup olmadığına bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanmaktadır. Bu yaşları dolduran erkek çocukları medeni hal fark etmeksizin aylık alamazken kız çocukları yaşları ne olursa olsun evli olmaması, evli olmakla beraber sonradan boşanması veya dul kalması durumunda ölüm aylığına hak kazanmaktadır. Ayrıca dul kalan eşe de tekrar evlenene kadar ölüm aylığı bağlanmaktadır. Kısacası ölüm aylığı alabilmek için “evli olmama” şartını yerine getirmek zorunda olan hak sahipleri ölmüş anne veya babasından aylık alma imkanı olan kız çocukları ile eşi vefat eden karı veya kocalardır. Dolayısıyla muvazaalı boşanmaya konu olan hak sahipleri ana hatlarıyla şunlardır;

  • Anne/babasından aylık alabilmek adına eşinden boşanan kız çocukları,
  • Eşinin vefatından sonra tekrar evlenmiş ancak sonrasında boşanarak anne/babasından aylık almaya başlamış kız çocukları,
  • Eşinin vefatından sonra tekrar evlenmiş ancak sonrasında boşanarak ölen eşinden aylık almaya başlamış dul eşlerdir.

Aslında yazı başlığında belirtmiş olduğumuz “muvazaalı boşanma” tabiri doğru bir kullanım değildir. Boşanma bozucu yenilik doğuran bir mahkeme kararıdır. Mahkeme kararlarının ise muvazaalı olduğu iddia edilemez. Ancak boşanma eyleminin gerçek bir irade sonucu olmayışı, üçüncü kişileri/kurumu aldatmaya yönelik ve kendi aralarında sonuç doğurmayan bir işlem tesis edilmesi nedeniyle bu boşanmalar hukuken yanlış da olsa bu isimle anılmaya ve bilinmeye başlanmıştır. Oysa ki boşanmanın tarafları muvazaadan ziyade yasa koyucunun yasakladığı bir işlemi (evli iken ölüm aylığı alamama), yapılması mümkün olan bir başka hukuki işlemle (boşanma) ve hile kastı güderek bertaraf etmekte yani kanuna karşı hile yapmaktadır.

Bu tip bir boşanmanın hukuk düzenindeki karşılığı hakkın kötüye kullanılmasıdır. Türk Medeni Kanunu Madde 2’ye göre “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Bu ilke nedeniyle kişilerin boşanma nedenleri samimi de olsa, boşanma aylık alma amacı taşımasa dahi birlikte yaşama olgusu varsa bu durum hakkın kötüye kullanılmasıdır ve aylık iptali için yeterlidir. Yani boşanma dürtüsü ne olursa olsun eylemli birliktelikten söz ediyorsak kişinin aylık almak hakkı bulunmamaktadır. Misal kadının kocasıyla gerçekten çekilmez bir evlilik neticesinde boşandığını ve samimi olarak ayrıldığını düşünelim. Bu kadın boşanmadan belli bir süre sonra eski kocasıyla ilişkisini gözden geçirme kararı alsa ve yeniden birlikte yaşamaya başlasa boşanmanın başlangıcında veya sonrasında bir hile maksadı güdülmüyor olmasının hiçbir önemi yoktur. Birlikte yaşıyor olması aylık iptali için yeterlidir. Dolayısıyla Kurum tarafından yapılacak incelemelerde boşanma eyleminin muvazaalı olup olmadığı ya da hile maksadı güdülüp güdülmediği değil eylemli birliktelik olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmektedir. Bahsettiğimiz hususlar ancak kişilerin niyeti yönünden, sonuca etki edecek değerlendirmede bir karine olarak kabul edilebilir.

Eylemli Birliktelikten Kasıt

Genel kabul gördüğü üzere boşanan kişilerin birlikte yaşaması beklenmez. Bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu yapacağı araştırmalarda kişilerin birlikte yaşadığını ispat etmek durumundadır. İşte bu noktada Kurumun işlemlerinin temel dayanağı boşanan eşlerin eylemli bir birliktelikle yaşama olgusu içinde olup olmadığıdır. Eylemli bir birliktelikten genel hatlarıyla anlaşılması gereken şudur: Boşanmanın beklenen sonuçlarını ortadan kaldıracak bir biçimde yan yana gelmek/yaşamak. Bu bakımdan kişilerin bir anlam ifade eden birlikteliklerinin olduğunu saptamak gerekmektedir. Örneğin ortak çocuğu olan kişiler boşandıktan sonra çocukların özel günleri için elbette bir araya gelebilir. Bu durum onların bir anlam ifade edecek şekilde, eylemli bir birliktelik içinde olduğunu göstermez. Diğer bir deyişle bu yan yana gelmeler boşanmanın beklenen sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Eylemli birlikteliğin mevcudiyeti için gereken unsurlar kabaca şöyledir:

  • Birlikte bulunmaların ortak çocuklardan veya makul görülebilecek zorunluluklardan kaynaklı olmaması
  • Evliliğin kişilere yüklediği hak ve yükümlülüklerinin fiilen devam etmesi
  • Boşanma eylemini anlamsız kılacak derecede ilişki bütünlüğünün devam etmesi
  • Aile varlığının devam etmesi

Bahsini ettiğimiz ilkeler Kurum denetmenince toplanan verilerin değerlendirmesi aşamasında eylemli birlikteliğin olup olmadığına dair nihai kanaati oluşturacaktır. Bu değerlendirmeye konu olacak veriler de genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

  • Tarafların (boşanan eşler) ifadeleri,
  • Gerekli görülen tüm tanıkların (apartman yöneticisi, kapıcı, kiracıysa ev sahibi ve komşular başta olmak üzere bilgi sahibi olabilecek kişiler) ifadeleri ve konuya dair yapılan çevre soruşturması, civar esnaftan edinilecek bilgiler,
  • Özellikle kırsal bölgede yapılan araştırmalarda muhtar ve azaların ifadeleri,
  • Boşanma tarihinin öncesini ve sonrasını kapsayan tarihçeli ikamet adresleri,
  • Aile konutundan ayrılan kişinin taşındığını beyan ettiği adres mahallinde yapılacak soruşturma,
  • Sağlık tesislerine beyan edilen adres bilgileri,
  • Tarafların hastalığı sonucu düzenlenen reçete muhteviyatını (ilaçları) teslim alan kişi bilgileri,
  • Tarafların herhangi bir sebeple resmi kurumlara verdiği/beyan ettiği adres bilgileri,
  • Tarafların hizmet akdine tabi çalışması durumunda özlük dosyasına konmak üzere işverene beyan ettiği adres bilgileri, ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri, kredi kartı banka kartı gibi ürünlerin teslim edildiği adres bilgileri,
  • Tarafların ikamet adreslerinin elektrik, doğalgaz, su, internet, telefon aboneliklerinin kimin adına tesis edildiği, faturaları kimin ödediği, (otomatik ödeme talimatlarının kim tarafından verildiği)
  • Tarafların seçmen bilgi kayıtları, (boşanan eşlerin aynı listede, aynı ya da birbirine yakın sandık numaralarında oy kullanıp kullanmadığı)
  • Tarafların herhangi bir vakaya karışıp karışmadığına dair (özellikle aile içi kavga, şiddet, küfür veya gürültü şikayeti gibi) İlçe Emniyet Müdürlüğünden edinilecek bilgi/belge,
  • Tarafların arasında ceza soruşturması/kovuşturması olup olmadığı, (normal bir aile hayatında makul sayılamayacak ceza soruşturması/kovuşturması eylemli birlikteliğin mevcudiyetini zedeleyecektir.)
  • Boşanma davasının çekişmeli mi çekişmesiz mi görüldüğü, kadının nafaka ya da tazminat talebinin olup olmadığı, mal paylaşımı ve velayet uyuşmazlıklarının bulunup bulunmadığı hususlarını belirlemek için Aile Mahkemesinden edilecek dava dosya içeriği, (Yazımızda daha önce belirttiğimiz gibi bu husus doğrudan eylemli birlikteliği işaret etmemekle birlikte diğer delillerle beraber karine teşkil edebilecek bilgiler barındırabilmektedir.)
  • Özellikle erkeğin bir koca olarak ailedeki yükümlülüklerinin devam edip etmediği, bununla ilintili olarak kadının boşandıktan sonra geçimini nasıl sağladığı,
  • Kadının ikamet etmekte olduğu ev kendisine ait ise tapu kayıtları ile teyidi, kiracı olarak oturmakta ise ev sahibinin tanık sıfatıyla bilgi ve görgüsü, (kira ödemelerinin ve varsa aidat ödemelerinin kim tarafından yapıldığının tespiti muhakkak yapılmalı)
  • Tarafların boşandığı dönemde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile başka yardım kuruluşlarından yardım alıp almadıkları, yardım almış olmaları halinde buna ilişkin başvuru formları ve durum tespit tutanakları
  • Kullanıldığı anlaşılan cep telefonu numaralarının kimin adına kayıtlı olduğunun GSM Operatörleri vasıtasıyla tespiti,
  • Boşandıktan sonraki süreç zarfında gebe kalma sonucu müşterek bir çocuğun doğup doğmadığı,
  • İnceleme içeriğine göre gerekli görülecek diğer bilgi ve belgeler,

Yukarıda saydığımız verilerin bir bütün olarak tetkik edilmesi ile eylemli birlikteliğin mevcudiyeti Kurum denetmeni tarafından değerlendirilecek, somut verilere dayalı oluşan kanaat sonucu aylığın iptali veya devamına karar verilecektir.

Eylemli birliktelik boşanan eşlerin her daim birlikte olması anlamına gelmemektedir. Hele hele bu birlikteliği “yatak birlikteliği” ve “aynı yatağı paylaşma” olarak tanımlayan görüşlere katılmamız mümkün değildir. Kaldı ki böyle bir birlikteliğin Kurum denetmeni tarafından tespitinin yapılması imkansızdır. Zannımızca burada esas olan aile birliğinin/ilişki duygusunun ve o ilişkinin getirdiği sorumlulukların devamıdır. Bu meyanda boşanılan eşin cezaevinde bulunmasının dahi boşanılan eşle yaşama olgusunu ve evlilik birliğini devam ettirme iradesini tek başına ortadan kaldırmayacağı Yargıtay kararlarında belirtilmiştir. (Yargıtay 10. H.D 2016/15681 E.,2017/5023 K) Dolayısıyla cezaevinde bulunan eşin dışarıda kalan eş tarafından sık sık ziyaret edilmesi veya cezaevinde olan eşin ekonomik geçiminin dışarıda kalan eş tarafından görülüyor olması birlikte yaşamanın bir unsuru olarak kabul edilebilecektir. Hal böyleyken erkeğin bir ailede koca olarak kendisine düşen sorumlulukları ve aynı şekilde kadının kendine düşen sorumlulukları büyük oranda devam ettirdiği bir ilişkinin eylemli bir birliktelik yönünde kanaat oluşturması gayet tabiîdir.

İspat Yükümlülüğü

Yazımızın bu kısmına kadar bahsini ettiğimiz araştırmalarda eylemli birlikteliğe dair ispat yükümlülüğü Kurum’a aittir. Aylık iptaline karar verilmesi durumunda yargı makamlarınca öncelikle eksik araştırma olup olmadığına bakılmakta ve Kurum işlemlerinin birçoğu eksik inceleme ve araştırma nedeni ile bozulmaktadır.

Ancak etraflı bir araştırma yapılması sonucu eylemli birlikteliğin varlığına yani aylık iptaline karar veren denetmen raporu nedeniyle Kurum’a açılacak davalarda 5510 sayılı Kanun’un 59/2. maddesinin “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. hükmü nedeniyle ispat yükümlülüğü davacıya aittir. Diğer bir deyişle bu aşamadan sonra davacı “boşandığı eşiyle birlikte yaşamadığını” somut delillerle ispat etmek durumundadır.

Muvazaalı Boşanma Nedeniyle Gelir/Aylık İptalinde Belirleyici Unsur : Eylemli Birliktelik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 8 senedir babamdan aldığım aylık kesildi ve ben bunu bankada öğrendim. Bana bir bilgi veren olmadı sigortaya gittiğimde aylığın kesildiğini söylediler. Köyde yaşıyorum ve köye bununla alakalı sigortadan kimse gelmedi. Gelse mutlaka haberim olurdu. Muhtarın bile haberi yok. Boşandığım eski eşim inşaat işçisi olarak hep dışarıda çalıştı kendisini senelerdir görmedim ve 3 sene öncevefat etti. Neye göre aylığım kesildi hiç anlamıyorum. Ssk dava aç diyor avukat kazanırız dedi ama ellibin TL para istedi. Ne yapacağımı şaşırdım. Aylığım tekrar bağlanır mı

    Cevapla
    • 23 Nisan 2024, 18:26

      Eski eşinizin 3 sene evvel vefat ettiğinden bahsetmişsiniz. Ölü bir kişi ile birlikte yaşama olgusundan söz edilmesi mümkün olmadığı için aylığınız iptal edilemez. Vefat tarihinden önce eski eşinizle birlikte yaşadığınız tespit edilse dahi tarafınıza yersiz ödeme çıkarılıp mevcut aylığınızdan 1/4 oranında kesilmesi gerekir. Durumunuzun tekrar incelenmesi için mutlaka Kuruma dilekçe veriniz. Aylığınız tekrar bağlanacaktır.

Giriş Yap

Alo SGK ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!